Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm.
Bismillahirrahmanirrahîm.
"Fakir veya zengin, adakta bulunursa, adak hayvanın etinden yiyemez ve zekât verilmesi caiz olmayan; anasına, babasına, dedesine, evladına, torununa, kocasına ya da karısına, fakir olsalar da yediremez. Yerse ya da bunlara yedirirse, yenilen etin kıymetini, fakirlere sadaka olarak verir. Yeniden hayvan kesmeye gerek yoktur. Akrabalarından veya evinde bulunan kişilerden, zekâtını vermesi caiz olan büyük küçük herkes yiyebilir. Kardeş, kayınvalide, kayınpeder, gelin, üvey anne, üvey baba, üvey evlat, süt anne, süt baba, süt çocuk ve süt kardeş de yiyebilir. Bunların içinde zengin olanlar yiyemez. Yerlerse, adak sahibi, bunların yediklerinin kıymetini fakirlere verir."
(Hindiyye)
"Adak olarak kesilen kurbanın etinden, adağı adayan kişinin yemesi caiz değildir; bu kişinin eşi, usûl ve fürûu (yani annesi, babası, nineleri, dedeleri, çocukları, torunları) ve dînen zengin sayılan kimseler de yiyemezler."
(Zeylaî, Tebyîn, VI, 8).
"Adak olarak kesilen kurban etini bu sayılanlar dışında kalan ve dinen fakir sayılan kimseler yiyebilirler. Düğün vs gibi toplantılarda fakirlerin yanı sıra zenginler de bulunabileceğinden, adak kurbanının bu gibi yerlerde ikram edilmesi caiz değildir. Eğer böyle bir durumda, adakta bulunan kişinin kendisi, usûl veya fürûundan birisi ya da zengin biri yemiş bulunursa, yenilen miktarın bedeli fakirlere tasadduk edilmelidir."
(İbn Nüceym, el-Bahr, VIII, 199-203).
"Kurban adayan kişinin adadığı kurbanı kesmesi vaciptir. Eğer kişi bu adağı, bir şartın gerçekleşmesine bağlamışsa bu şart gerçekleşince kesmesi gerekir. Adak kurbanının etinden adak sahibi, eşi, usûl ve fürûu (neslinden geldiği ana, baba, dede ve nineleri ile kendi neslinden gelen çocukları ve torunları) yiyemez, bunların dışında olup dînen zengin sayılanlar da yiyemez."
(Zeylaî, Tebyîn, VI, 8; Bilmen, İlmihal, s. 304-305).
"Eğer kendisi ya da bu sayılanlardan biri yerse, yenilen etin bedelini yoksullara verir."
(İbn Nüceym, el-Bahr, VIII, 199-203).
Adağın bir insanın veya bir mahlûkun adına yapılması caiz olmaz. Meselâ, bir büyüğün, bir türbenin, bir yatırın adına adak yapılmaz. Yahudilere has bir âdet olan tavuk, horoz gibi kurban için caiz olmayan hayvanlar adanamayacağı gibi, mum yakmak gibi şeylerle de adak olmaz. Böyle şeylere itibar etmemeli, bütün yardım ve şifayı yalnız ve yalnız Allah’tan beklemeli, Ona iltica etmelidir.
Bazı nezirler vardır ki, bunlar yemine girmektedir. Bunlar için kefaret gerekir. Mesela bir yere gitmemeyi, bir şeyi yememeyi, bir işi yapmamayı adayan kimse, onları yaparsa yemin kefareti vermesi gerekir. Ayrıca bir adak kurbanı kesmesine gerek kalmaz.
"Adanan şey eğer koyun, keçi ve sığır gibi kurban olması caiz olan bir hayvansa, bu hayvan kesildiğinde onun etinden nezrin sahibi yiyemeyeceği gibi, usül ve fürû tabir edilen yakınları da yiyemez. Yani, adağı yapanın kendisi, anne ve babası, dede ve nineleri, evlat ve torunları, karı ve koca o adaktan yiyemezler. Kadınla erkek arasında adak hususunda bir fark yoktur. Fakat kayın validesi, kayın pederi yiyebilir. Bu hayvanın etini fakire tasadduk etmek gerekir."
(İbni Âbidin, V/208)
Adak zenginlere verilmez. Bu etten adak sahibi ve yakınları yerse, yedikleri etin kıymetini tasadduk etmeleri gerekir. Ayrıca adak etinden istfade eden kimse, o etten adak sahiplerine ikram etse de câizdir, yiyebilirler.
Bu vesileyle bir hususa daha açıklık getirmekte fayda olacaktır. Ev, araba ve benzeri yeni bir şey alan kimse hem bir şükrâne olarak, hem de kazadan masun kalması niyetiyle bir hayvan alıp keser de etini fakir fukaraya dağıtırsa, bu hem güzel bir davranış olur, hem de bir çeşit duâ sayılır. Bu kimse daha önce bir adak niyeti taşımadığından bu hayvan adak olmaz.
Fakat, meselâ, “Bir araba alırsam Allah rızası için bir koyun keseceğim.” diye niyet ederse, arabayı aldıktan sonra müsait olduğu bir zamanda hayvanı keser, etini de fakirlere tasadduk eder.
Yazar: Mehmet Paksu
NOT: Adak adamanın hükmü ile ilgili yazımıza buradan bakabilirsiniz; ADAK - NEZİR.