Euzü billahi mineşşeytanirraciym.
Bismillahirrahmanirrahiym.
Estağfirullah, estağfirullah, estağfirullah.
Elhamdülillah Elhamdülillah Elhamdülillahi Rabbil alemiyn.
Vessalatü vesselamü ala Resulina Muhammedin el emin.
Rabbişrah li sadri. Ve yessir li emri. Vahlul ukdeten min lisani. Yefkahu kavli.
Geçenlerde oğluma (7 yaşında), öğretmeni ödev olarak şifa ile ilgili cümle yazın demiş. Çocuk ta doğal olarak bize sordu. Biz de "Şifayı yalnız Allah verir." yazdırdık. Çocuk öğretmenine bunu söylediğinde öğretmenin cevabı "Doktorlar da şifa verir." şeklinde bir düzeltme olmuş. Tam da bu olayın üzerine, resimlere heykellere anma maksadıyla secde ettirilen çocukların olduğu videoları da izleyince sıkıntılandım. Küçücük çocuklarımızın zehirlenmesinin müsebbibi, emektar müşvik "iyi niyetli" öğretmenlerimiz var bizim.
Niyetimiz iyi olunca yaptığımız herşey iyi mi oluyor? Olmuyor işte..
Eğitimsiz kesime bakıyoruz;
Yaratılışı Allah'tan, Şifayı ilaçtan doktordan, rızkı Allah'tan, korunmayı muskadan efsundan, iyiliği kendinden şansından, kötülüğü Allah'tan insandan büyüden bahtsızlıktan, ölümü Allah'tan bilen iyi niyetli bir kalabalık.
Eğitimli kesime bakıyoruz;
Yaratılışı Allah'tan, Şifayı ilaçtan doktordan, rızkı çalışmaktan patrondan, korunmayı tedbirden kilitten, yükselmeyi bilimden teknolojiden, iyiliği kendinden şansından, kötülüğü Allah'tan insandan, ölümü Allah'tan bilen iyi niyetli bir kalabalık.
Tasavvuf kesimine bakıyoruz;
Yaratılışı Allah'tan, Şifayı Allah'tan, Rızkı Allah'tan, korunmayı muskadan efsundan cinden şeyhten, hidayeti şeyhinden kerametten, cehennemi Allah'tan, cenneti şeyhinden, iyiliği Allah'tan, kötülüğü Allah'tan, ölümü Allah'tan bilen iyi niyetli bir kalabalık.
Dindar mütedeyyin kesime bakıyoruz;
Yaratılışı Allah'tan, Şifayı Allah'tan, Rızkı Allah'tan, korunmayı Allah'tan, hidayeti Allah'tan, iyiliği kendinden, kötülüğü Allah'tan insandan, ölümü Allah'tan bilen iyi niyetli bir kalabalık.
Modern seküler materyalist kesime bakıyoruz;
Yaratılışı evrimden, Şifayı tıptan, rızkı çalışmaktan patrondan, korunmayı tedbirden kilitten, yükselmeyi bilimden teknolojiden, iyiliği kendinden talihinden, kötülüğü insanlardan, kurtuluşu kahramanlardan, ölümü Allah'tan bilen iyi niyetli bir kalabalık.
Ateist kesime bakıyoruz;
Yaratılışı evrimden tesadüften, şifayı tıptan tesadüften, rıskı çalışmaktan tesadüften, korunmayı tedbirden tesadüften, yükselmeyi bilimden teknolojiden, kurtuluşu kahramanlardan, iyiliği kendinden, kötülüğü insanlardan tesadüften, ölümü evrimden tabiattan bilen iyi niyetli bir kalabalık.
İnsanlık tarihinde bir kişi bile yok ki şirk ve kötülüğünün kendine göre geçerli bir sebebi ve iyi niyeti olmasın. Herkes iyi niyetli. Şeytana tapanların bile çoğunluğu "iyi niyetli". Hâşâ Allah'ın şeytana haksızlık ettiğini, mazlum olduğu için şeytana taraf olduklarını söylüyorlar. (Zannediyorum bu kısmı şeytana bile çok komik geliyordur..)
Bu nasıl bir iyi niyet çılgınlığı arkadaş.. İyi niyetlerimizin içinde boğuluyoruz farkında değiliz..
İlacı, doktoru, nefsini, hırsını, patronunu, evladını, karısını, kocasını, anasını, babasını, parasını, gücünü, itibarını, zevkü sefasını, elalem ne derkiyi, muskayı, büyüyü, şeytanı, cini, tabiâtı, evreni, tesadüfü, hocayı, şeyhi, devlet adamlarını, Atatürk'ü, hatta Hz. Peygamber'i bile ilah edinen ya da gizliden ilahlık atfeden iyi niyetli kalabalıklar topluluğunda yaşıyoruz. Sonra da "Bu kadar sıkıntı, hastalık, felaket, darlık, kötülük, musibet nereden çıkıyor? Neden bizi buluyor?" diyoruz. Açıktan suçlamayanlar da, böyle söyleyerek gizliden suçluyor Allah'ı. Kimse kendini suçlamıyor. Herkes en haklı, herkes en doğru.. Allah ne diyor diye bakan yok..
Bakalım Allah-u teâla (c.c.) biz aciz ve günahkâr kullarına ne buyuruyor;
﴾163﴿ "Mabudunuz tek ilâh olan Allah’tır; O’ndan başka ilâh yoktur; O rahmândır, rahîmdir."
﴾164﴿ "Kuşkusuz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün değişmesinde, insanlara fayda veren yüklerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın gökten indirerek onunla ölü haldeki toprağa can verdiği ve orada her çeşit canlının yetişmesini sağladığı yağmurda, rüzgârları ve gökle yer arasında emre hazır bekleyen bulutları evirip çevirip yönlendirmesinde aklını işleten bir topluluk için elbette nice deliller vardır."
(Bakara - 163,164)
﴾30﴿ "İnkâr edenler, gökler ve yer bitişik iken onları ayırdığımızı ve her canlıyı sudan yarattığımızı görmezler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?"
﴾31﴿ "Yeryüzüne onları sarsmasın diye sağlam dağlar yerleştirdik; kolayca yollarını bulabilsinler diye orada vadiler, yollar açtık."
﴾32﴿ "Gökyüzünü korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise, gökyüzünün işaretlerine sırt çevirmektedirler."
﴾33﴿ "O, geceyi, gündüzü, güneşi, ayı yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedir."
(Enbiya 30,31,32,33)
﴾47﴿ "Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz biz genişletmekteyiz."
﴾48﴿ "Yeri de biz döşedik; güzel de yaptık!"
﴾49﴿ "Her şeyden çift çift yarattık, inceden inceye düşünesiniz diye."
(Zariyat 47,48,49)
﴾35﴿ "Onların yüz çevirmeleri sana ağır geldi ise, yapabilirsen, yeri yarıp inebileceğin bir tünel ya da göğe çıkabileceğin bir merdiven ara ki, onlara bir mûcize getiresin! Allah dileseydi elbette onları hidayet üzerinde toplayıp birleştirirdi. O halde sakın cahillerden olma!"
﴾36﴿ "Ancak (samimiyetle) dinleyenler daveti kabul eder. Ölülere gelince, Allah onları diriltecek, sonra da O’na döndürülecekler."
(En'âm Suresi - 35,36)
﴾59﴿ "Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır; onları O’ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O’nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. O, yerin karanlıklarındaki tek bir taneyi bile bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır."
(En'âm Suresi - 59)
﴾56﴿ "Ben cinleri ve insanları, başka değil, sırf bana kulluk etsinler diye yarattım."
﴾57﴿ "Onlardan bir rızık istemiyorum, beni doyurmalarını da istiyor değilim."
﴾58﴿ "Şüphesiz rızkı veren, sarsılmaz gücün sahibi olan yalnızca Allah’tır."
(Zariyat 56,57,58)
﴾106﴿ "Onların çoğu şirk koşmadan Allah'a iman etmezler (imanlarına az çok bir şirk karıştırırlar)."
(Yûsuf Suresi - 106)
﴾30﴿ "Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar."
(Şûrâ Suresi - 30)
﴾41﴿ "İnsanların kendi ellerinin kazandığı dolayısıyla, karada ve denizde fesad ortaya çıktı. Umulur ki, dönerler diye (Allah) onlara yaptıklarının bir kısmını tattırmaktadır."
(Rûm Suresi - 41)
﴾62﴿ "Elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir felâket gelince hemen, biz yalnızca iyilik etmek ve arayı bulmak istedik, diye yemin ederek sana nasıl gelirler!"
(Nisâ Suresi - 62)
﴾11﴿ "Her insanın önünde ve arkasında, kendisini Allah'ın emrine bağlı olarak koruyup denetleyen melekler vardır. Gerçek şu ki, insanlar kendi iç dünyalarını değiştirmedikçe, Allah onların genel durumunu değiştirmez. Allah bir topluma kendi kötülüklerinin bir sonucu olarak, bir felaket tattıracağı zaman, onu geri çevirecek yoktur. Zaten o insanların, Allah'tan başka koruyup kollayanları da yoktur."
(Ra'd Suresi - 11)
﴾44﴿ "Şüphesiz Allah, hiçbir şeyle (ve hiçbir şekilde) insanlara zulmetmez. (O kullarına haksızlık etmekten ve zarar vermekten münezzehtir.) Ancak insanlar (günahlara dalmak, fıtrata ve şeriata aykırı davranmak ve kötülüklere sapmak suretiyle) kendi kendilerine zulmetmekte (bela ve cezaları hak etmekte) dirler."
(Yûnus Suresi - 44)
﴾155﴿ "Mûsâ tayin ettiğimiz vakitte buluşmak üzere kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Mûsâ dedi ki: "Ey rabbim! Dileseydin onları ve beni daha önce helâk ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir; onunla dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim velîmizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin."
﴾156﴿ "Bize bu dünyada da âhirette de iyilik yaz! Şüphesiz biz sana yöneldik." Allah buyurdu ki: Azabıma dilediğimi uğratırım; rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır; ayrıca rahmetimi Allah korkusu taşıyanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım."
(A'râf Suresi - 155-156)
﴾160﴿ "Ancak tövbe edenler, kendilerini düzeltenler ve gerçeği açıkça ifade edenler bunun dışındadır. İşte bunların tövbesini kabul edeceğim. Doğrusu ben tövbeleri çokça kabul eden ve rahmeti bol olanım."
﴾161﴿ "Gerçekleri inkâr eden ve inkârcılığa saplanmış olarak ölenlere gelince, Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onların üzerinedir!"
﴾162﴿ "Onlar hep lânette kalacaklar; azapları hafifletilmeyecek ve yüzlerine bakılmayacak!"
(Bakara - 160,161,162)
Bu mesaj ve uyarıları, Kur'an'ın tamamına yayılmış şekilde ve tam bir uyum için de bulabiliyoruz. Allah-u teâla bize kendisini tanıtmış, bizim ne halde ve ne niyette olduğumuzu ve bunu eksiksiz olarak bildiğini anlatmış, ne neden olur, ne yaparsak kurtuluruz, ne yaparsak helak oluruz'u da ayan beyan açıklamıştır.
Sırtımız ne yana bakıyor, yüzümüz ne yana bakıyor hiç birimizin umurunda değilmiş gibi bir hayat yaşıyoruz. Yüz çevirip inat edenlerin bu dünyada kör bir hayat yaşamaları bir yana, Âhirette de kör olarak haşredileceğini biliyor musunuz?
﴾124﴿ "Kim de beni anmaktan yüz çevirirse mutlaka sıkıntılı bir hayatı olacaktır ve onu kıyamet günü kör olarak haşrederiz."
﴾125﴿ "O der ki: "Ey rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Halbuki daha önce gören biriydim.""
﴾126﴿ "Allah buyurur: "İşte böyle! Sana âyetlerimiz geldiğinde onları unutmuştun, bu gün de aynı şekilde sen unutuluyorsun!""
(Tâhâ Suresi - 124,125,126)
Allah'ım,
Şirkin küfrün zulmün her türlüsünden sana sığınır, yaptığımızdan tövbe ederiz. İçimizde ki beyinsizler yüzünden bizi helak etme. Bize kurtuluş yollarını göster ve o yollara ilet. Vereceğin her hayra, her yardıma muhtacız. Eğer Sen bizi bağışlamaz, yardım etmezsen perişan oluruz, ziyan oluruz. Bizi, ana babamızı, soyumuzu ve bütün mü'minleri bağışla. Bizlere dünyada da Ahirette de iyilik, güzellik, basiret, doğru istikâmet, kolaylık, bereket ve hayır ver. Sen affetmeyi sevensin ve bağışlayanların en hayırlısısın.
Âmin, velhamdülillahi Rabbil alemiyn. Vessalatü vesselamü ala Resulina Muhammedin el emin.